RAFET AYDENİZ ARAMIZDAN AYRILDI!

RAFET AYDENİZ ARAMIZDAN AYRILDI!

RAFET AYDENİZ
ARAMIZDAN AYRILDI!
Sevgili kardeşim, arkadaşım ve dostum Rafet Aydeniz’i, geride bıraktığımız hafta cuma günü (03. 03. 2023 tarihinde) kaybettik ve aramızdan ayrıldı.
***
 Kısa bir süre önce kendisiyle telefonla görüşmüştük. Hasta ve grip olduğunu söylemişti. Bir gün sonra yine aradığımda, doktora gittiğini, “biraz iyiyim” dediğini öğrenmiştim. Aradan birkaç gün geçince,  merak edip tekrar aradığımda muhterem eşi, Konya’da bir hastaneye yatırıldığını, yoğun bakıma alındığını söylemiş ve ardından da cuma günü, maalesef o acı, kara, vefat haberi gelmişti. Başımız sağ olsun!
***
Dünya işte böyle: 
*Yaşam, bir yaz yağmuru kadar kısa…  
Modern şiirimizin öncüsü büyük şair Dağlarca:
“İnsan dallarla bulutlarla bir,
Hep o maviliklerden geçmiştir.
İnsan nasıl ölebilir?
Yaşamak bu kadar güzelken.” der.
***  
Ne acıdır ki, yere göğe sığmayan, dünyanın güzelliklerine doymak nedir bilmeyen insan, ölebiliyor ve ölüyor… 
*Her şeyin çaresi var; lâkin ölüme asla çare yok.
*Ölüm; insanın kaderi ve değişmez alın yazısı…
***
*Her ölüm, büyük bir acıdır.
*İnsan için ise ölüm, en büyük felâket...
Yüce kitabımız Kur’ân’ı Kerim’in açık ve net söylemiyle: 
*Küllü nefsin zâikatül mevt. (Her canlı, ölüm acısını tadacaktır. Enbiya suresi, S.325, ayet:35)
***
Her dostumu kaybettiğimde, Karacaoğlan’ın şu dizeleri aklıma gelir:
“Üç derdim var birbirinden seçilmez,
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm.”
Yazık ki, dünyaya geldiğimiz günden itibaren bir yandan yaşamaya, bir yandan da ölüme doğru koşmaya başlıyoruz.
Bu koşu bazan kısa, bazan uzun sürüyor; ama sonuçta kaçınılmaz bir biçimde aynı yere, aynı menzile ve sona varıyor.
***
 Şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın Otuz Beş Yaş şiirinde isabetle vurguladığı gibi:
“Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun, uyanamadın olacak,
Kim bilir nerede, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.”
***
Ölüm; er ya da geç, hiç ayırt etmeksizin her kapıyı çalar, bey de, ağa da, paşa da ölür, ırgatta… Gidilen, varılan yer hep aynıdır.
Dünyada, ondan şikâyetçi olmayan, yakınmayan var mı acaba?
***
Hiç kuşkusuz:
*Bir cümledir ki hayat, ne bir virgül ne bir hat,
Birden okuyacağız, bazen geç bazen erken,
Sonuna mezar denen bir nokta koyacağız.
***
*Şöhret, gençlik ve gurur… Mezar, hepsini bir anda yutarak içine alıyor.
***
Şu anda çok değerli bir arkadaşımı, dostumu kaybetmiş olmanın derin hüznü, acısı, burukluğu ve şoku içindeyim. Ne diyeceğimi, ne yazacağımı bilemiyor, duygularımı dile getirmekte fevkalade zorlanıyor, acze düşüyorum.
***
O, evinde zengin bir kütüphaneye sahip; dost kitapların gerçek dostu, Beyşehir’de abartısız en çok kitap okuyan, birikimli ve kültürlü bir bilge kişiydi. Yazık ki; şimdi artık kitapları, kütüphanesi onsuz öksüz ve yetim kaldı.
Mevlânâ Ebussuût:
Mevt-i âlim, mevt-i âlem gibidir. (Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir.) diye buyurmuş.
***
Gerçekten ilçemiz Beyşehir; büyük bir değerini, bir kültür kaynağı, bir kültür pınarı, gerçek bir kitap dostunu ve evlâdını yitirdi. O nedenle acımız büyük ve sınırsız…

***
    Rafet Aydeniz, çok eski bir dostumdu. Birbirimizi sık sık telefonla arar, hal hatır sorar, zaman zaman da bir araya gelir, görüşür, okuduklarımızla ilgili olarak “bilgi, kültür ve fikir alışverişinde” bulunur, konuşur ve tartışırdık. 
Kendisi iyi bir Atatürkçü, Atatürk Milliyetçisi, ülkücü, dini konulara da yeterince vâkıf, inançlı, aydın ve büyük bir vatanseverdi. Ülkemiz sorunlarına karşı da aşırı ölçüde duyarlıydı ve her defasında:
 “Batı’daki teknolojik gelişmelere ayak uyduramadığımız, özellikle az okuduğumuz için, koskoca bir imparatorluğu kaybettik.” diye sızlanır ve yakınırdı.
***
 Güzel konuşmasına karşın, bence tek kusuru, kültürel birikimini, “Kütüphanemin Gölgesinden Sesleniş” adlı bir kitapta toplayarak yazmış olması, başka kitap yazmaması ve daha çok okumakla yetinmesiydi.  
***
Cenaze namazı; cumartesi günü Çarşı Camisi’nde öğle namazından sonra, büyük bir kalabalığın eşliğinde kılınırken, yine cenazesiyle ilgili defin işlemi de, kendisini sevenlerin çok sayıda katılımıyla, Beyşehir Şehir Mezarlığı’nda toprağa verilerek eda edildi. 
Ölüm gerçeği karşısında fazla söylenecek söz yok ve sözün bittiği yerdeyiz!...
***
Başta ilçemiz Beyşehir halkı olmak üzere; sevenleri, yakınları, dost ve arkadaşları ve acılı ailesine, bir kez daha, en içten başsağlığı dileklerimi sunarken, merhuma Allah’tan bol rahmet temenni ediyor:
 “Ruhu şâd, mekânı cennet, toprağı bol olsun ve ışıklar içinde yatsın!” diyorum.